Lezzetli Sağlık Bekçileri Baharatlar

Günümüzde yürütülen bilimsel araştırmalar baharatların birer lezzet öğesi olmasının çok ötesinde sağlığımızın korunmasında ve bazı hastalıkların tedavisinde etkili olabileceğini ortaya koyuyor.  

Yemeklerimizin lezzet öğesi olarak günlük hayatımızın önemli bir bileşeni olan Baharatlar, Amerika Birleşik Devletleri Tarım Dairesi tarafından (USDA) şu şekilde tanımlanıyor: “Herhangi bir besleyici değeri bulunup bulunmadığına bakılmaksızın besinlerin lezzetlendirilmesi amacıyla kullanılan, uçucu yağ ve lezzetlendirici bileşenlere sahip, parçalanmış ya da parçalanmamış veya toz halde temin edilebilen aromatik bitki materyalleri”. 

Baharatların bu cezbedici lezzetlerine insanlık tarihi boyunca büyük önem verilmiş. Güney ve Doğu Asya ülkelerinde yetişen karabiber, zerdeçal, zencefil, tarçın, kakule, havlıcan, safran gibi değerli ekzotik baharatlar ticarette mücevher gibi yüksek değerli mallar olarak kabul edilmiş. Ünlü seyyahlar Marko Polo ve Kristof Kolomb’un seyahat amaçları, yeni kıtalar keşfetmek değil, bu baharatların büyük bir kısmının temin edilebildiği Hindistan ve Çin gibi Asya ülkelerine seyahat yolları keşfetmekti.

Portekizli denizci Vasko da Gama 14. yüzyıl sonlarında Hindistan’a deniz yoluyla gitmeyi başararak mücevherlerin yanı sıra zencefil, karabiber, tarçın gibi değerli baharatlar ile geri dönmüştü. Ardından diğer Avrupa ülkelerinin de bu yolu kullanarak bölgeye gittikleri ve baharat ticaretine hâkim olabilmek için Güney ve Doğu Asya’da başlatılan yarış Avrupa ülkeleri arasında iki yüz yıl süren kanlı baharat savaşlarına dönüşmüştü.

Soğan ve sarmısağın onbin yıl kadar önce Orta Asya’da göçebe Türk kavimleri tarafından kullanıldığı, daha sonra Hindistan ve Akdeniz ülkelerine geldiği düşünülüyor. Tarçın’ın ilk olarak beşbin yıl önce Çin’de yetiştirildiğine dair kanıtlar var. Mısır’da ise çok daha sonra, milattan ikibin yıl önce yetiştirilmeye başlanmış. Bu nedenle tarçının Eski Yunan ve Roma İmparatorluğu döneminde kullanıldığı biliniyor. Günümüzde ekzotik baharatların ticaretinde bazı Güney Amerika ülkeleri de yer alıyor. 

Günümüzde yürütülen bilimsel araştırmalar baharatların birer lezzet öğesi olmasının çok ötesinde sağlığımızın korunmasında ve bazı hastalıkların tedavisinde etkili olabileceğini ortaya koyuyor. Genel olarak sahip oldukları antioksidan ve antimikrobiyal etkileri ile besinlerin korunmasında rol oynarken, aromatik kokulu bileşenleri ile besinlerin istenmeyen tat ve kokularını baskılayabiliyorlar. Hatta bu baharatların farklı oranlarda karıştırılması ile elde edilen farklı lezzetler hazırlanan yemeklerin daha fazla talep görmesini sağlayabiliyor.

Benim için baharatlar soframın en vazgeçilmez elemanı; yemeklerime lezzet vermek için tuz ve şeker yerine baharatları ilave etmeyi tercih ederim. Dolayısıyla fazla tuzun zararlarından baharatlar sayesinde korunmuş olurum. Baharatlar ayrıca mide asidini ve safra salgısını artırarak besinlerin vücutta sindirilmesine ve metabolizmasına yardımcı olur. 

Tüm bitkilerde olduğu gibi baharatların bileşiminde de lezzet ve kokuyu veren aromatik maddelerin yanı sıra yüzlerce fitokimyasal bileşen bulunmaktadır; terpenler, fenilpropanoitler, polifenoller, kükürtlü bileşenler, izotiyosiyanatlar, diarilheptanoitler, vd. Dolayısıyla bu içeriklerine bağlı olarak binlerde yıldır geleneksel tababette cilt hastalıkları, iltihaplı ve enfeksiyonlu hastalıkların tedavisinde kullanıldığı biliniyor.

Yapılan bilimsel araştırmalar özellikle pankreas, kolon, meme ve akciğer kanserlerinin gelişiminde önleyici rol oynayabileceğini gösteriyor. Bu konuda hiç şüphesiz zerdeçal en değerli baharat olarak gösteriliyor. Bu konuda bilimsel araştırma sonuçlarında yer alan çeşitli örnekler arasında; kereviz yapraklarında bulunan poliasetilen bileşenlerinin vücutta tümör gelişimini önleyebileceği; yıldız anasonundaki fenilpropanoitlerin kanser gelişimini önleyebileceği bilgileri verilebilir. 

Şüphesiz baharatların sağlığımız için bu etkilerini gözönüne alarak baharatların kullanım amaçları dışında gelişigüzel şekilde fazla miktarlarda ilaç olarak kullanılması yarar yerine zarar getirecektir. Bu bakımdan son derece dikkatli olmak gerekiyor. 

Share

Leave a comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Yukarı